-AstroEge-

Dünya Dışı Yaşam

Bu blogta Dünya dışında yaşam var mı bunu tartışacağız. Bu konu insanlık için her zaman merak konusu olmuştur, sizce var mıdır? Varsa nasıldır?

BLOG

5/5/20254 min read

İlk olarak konuya yaşam için gerekli koşullardan bahseder başlayalım. Sonuçta bir yerde yaşam olabilmesi için orada hayat için gerekli kaynakların olması gerekir. İşte tam bu yüzden bilim insanları bir gezegen bulduklarında, orada yaşam olup olmadığına dair bulguları bu kaynakların varlığına göre ihtimal vermektedir. Günümüzde bu kaynakların en önemlisi karbon olsa da, bilim insanları yaşamın yalnızca karbon temelli olma zorunluluğu olmadığını, farklı kimyasal yapılarla da var olabileceğini öne sürmektedir. Bu kaynaklar şu şekildedir:

Sıvı Su: Su, yaşamın temel yapı taşıdır çünkü biyolojik kimyasal reaksiyonların gerçekleşebilmesi için gerekli ortamı sağlar.

Enerji Kaynağı: Yaşamın var olabilmesi için bir enerji kaynağı gereklidir. Dünya'da bu enerji genellikle güneş ışığı, kimyasal reaksiyonlar ya da jeotermal enerji şeklinde bulunur.

Kimyasal Elementler: Yaşamın kimyasal temeli; karbon, hidrojen, oksijen, azot, fosfor ve kükürt gibi elementlere dayanır. Dünya'daki yaşam, karbon temelli biyolojik süreçlerle devam etmektedir, ancak bazı teoriler, azot ya da metan bazlı biyolojilerin de mümkün olduğunu öne sürmektedir.

Yaşanabilir Bölge: Bir yıldızın etrafında, sıvı suyun var olabileceği mesafede bulunan bölgedir. Dünya, güneşin yaşanabilir bölgesinde yer alır ve bu nedenle sıvı su ve yaşam için elverişli bir ortam sunar. Ancak diğer yıldızlar etrafında da benzer koşulların oluşabileceği, dolayısıyla yaşam barındırabilecek gezegenlerin varlığına dair bulgular artmaktadır.

Bu temel koşullar, astronomik gözlemlerle desteklenen yaşam barındırma potansiyeline sahip gezegenlerin özelliklerine benzer şekilde bulunur. Bu temel koşulları sağlayan ya da sağladığına dair şüphe uyandıran bazı potansiyel yaşam alanları şunlardır:

Mars: Aralarından en bilinen gezegen olan Mars, yıllarca yaşam araştırmalarına konu olmuştur. Elbette ki bu ünün bazı sebepleri vardır. Bu sebeplerden en önemlisi, Mars'ın geçmişte suyun yüzeyde aktığına dair kanıtlar bulunmasıdır. Örneğin, NASA'nın Curiosity ve Perseverance rover'ları bu kanıtlardan yola çıkarak, Mars'ın yüzeyinde mikroskobik yaşam izleri aramaktadır. Ayrıca Mars, atmosferindeki metan gazı ile de dikkat çekmektedir; metan, Dünya'da biyolojik süreçlerle üretilen bir gazdır. Bu durum, Mars'ta geçmişte ya da günümüzde mikroorganizmaların var olabileceğine dair umutları artırmaktadır.

Europa: Europa, Jüpiter'in uydularından biridir ve bilim insanları, bu uydunun alt yüzeyinde sıvı su barındırabileceğini öne sürmektedir. Bu esrarengiz uydunun buzlu yüzeyinin altında, Dünya'daki su miktarının iki katına sahip geniş bir okyanus olabilir. Bu da bilim insanlarını bu okyanusta yaşam barındırabilecek potansiyel bir ortam olup olmayacağını düşündürtmektedir.

Son olarak uzaylılara dair en kafa karıştırıcı olaylardan biri olan WOW sinyalinden bahsetmeliyiz ki, bu sinyal uzun zaman boyunca insanoğlunun kafasını karıştırmış, yine insanoğluna dünya dışında kendisinden daha akıllı bir canlının varlığına inanmasını sağlamıştır. Bu sinyali, bilim insanı Jerry Ehman, 15 Ağustos 1977 tarihinde, Ohio Üniversitesi'nin Big Ear radyo teleskobu ile tespit etmiş, dünya dışı akıllı yaşam olasılığına dair en ünlü sinyaldir. Sinyalin kaynağı, radyo teleskobunun yönlendirilmiş olduğu Sagittarüs (Okçular) takımyıldızındaki bir bölgeden geldi. WOW sinyali, radyo frekansı spektrumunda 1420 civarında algılanmıştı. Bu da bilim insanlarına bu sinyalin çok güçlü olması nedeniyle yapay bir sinyal olduğunu düşündürttü. Öyle ki, Jerry Ehman bu sinyali ilk algıladığında o anlık şaşkınlığıyla kaydın yanına "WOW" yazmış, bu da sinyalin adı olmuştur. Peki, bu sinyal neydi?

WOW sinyali, kimilerine göre uzak bir gezegenden gelen uzaylı sinyali ya da uzay gemisinden gelen bir sinyalken, kimilerine göre ise bir polis telsizi ya da uçaktan gelen bir sinyaldir. Ta ki zaman 2007 yılını gösterene kadar. Jerry Ehman, 2007 yılında yaptığı açıklamada, 2006 yılında tespit ettiği kuyruklu yıldızın aynı WOW sinyali gibi sinyaller yaydığını tespit ettiğini söylemiş; öyle ki, aynı kuyruklu yıldızın 1977 yılında tam da teleskop ile baktığı yerden geçtiği sonucuna varmıştır. Kısacası, yıllarca insanların aklına karıştıran WOW sinyali, yüksek ihtimalle o sırada dünyanın yakınından geçmekte olan bir kuyruklu yıldızdan fazlası değildi.

Kısacası, günümüzde henüz tam bir kanıt niteliğinde dünya dışında yaşam var diyeceğimiz bir bulgu olmasa da, bunun varlığına inanan insan sayısı gerek bilim dünyasında gerekse toplumda azımsanmayacak kadar fazladır. Umudumuz, gelecekte bu inançları boşa çıkarmayacak, yeni araştırmaların ve kanıtların çoğalması yönündedir. O zamana kadar dünya dışındaki yaşam, bilim kurgulardan hayal ettiğimiz büyük başlı gri yaratıklardan daha fazlası olacak gibi duruyor.


DÜNYA DIŞI YAŞAM

Dünya dışındaki yaşam, insanlık tarihinin en büyük ve derin sorularından biri olmuştur. Özellikle uzaylılar gibi, şu anın dünyasında insanları meraka sürükleyen bir mesele haline gelmiştir. Öyle ki, bu merak zamanla insanoğlunun hayal gücünü süslemiş, zamanla bu hayaller kimi zaman bilim kurgu kitabı, kimi zaman ise film olarak karşımıza çıkmıştır. Fakat uzayda yaşam arayışı, sadece bilim kurgu eserlerinde değil, aynı zamanda günümüz bilim dünyasında da önemli bir araştırma alanı haline gelmiştir. Sonuçta evrenin büyüklüğü ve çeşitliliği göz önüne alındığında, yaşamın sadece Dünya'da mevcut olması oldukça düşük bir ihtimal gibi görünmektedir. Bilim insanları da tam olarak bu ve bunun gibi sebeplerden , evrendeki yaşamın izlerini ararken , gerek yaşamın evrimsel süreçleri gerekse yaşam için gerekli koşullar hakkında derinlemesine çalışmalara imza atmışlardır. Şimdi sizlerle bu çalışmalar ve bulgular hakkında bir takım kısa bilgilere göz atacağız.

a black and white photo of a neon sign
a black and white photo of a neon sign